11 ekim günü Uyku (suz)'unkonuğu olan Kenan Güvenç üniversite hakkında görüşlerini iletti. Tartışma aslında Üniversite ve Üniversite dışında Mimarlık olarak planlanmıştı fakat tartışmanın diğer konuğu Murat Uluğ teknik bir sebepten dolayı katılamayınca, Kenan Güvenç tartışmayı sadece üniversite eğitiminin günümüzdeki konumu üzerinden yürüttü.
Üniversite kurumunun bir ortaçağ yapılanması oluşu ile konuşmasına başlayan Güvenç, ortaçağ manastırlarındaki zaman örgütlenmelerine ve iş bölümüne uyum sağlayamayan bazı rahiplerin manastır dışında aylaklık yapabilecekleri ayrı bir örgütlenme olarak üniversitelerin temelinin atıldığını, 15 yy'a kadar da zanaat loncalarının uzantısı olarak görev yaptıklarını anlattı. 15. yy sonlarından itibaren ise zanaat tarafının yerini bilimin aldığını ve 18. yy dan itibaren ise modern dünyanın yeni bir tür toplumsal örgütlenmesine dönüştüğünü söyledi. Bu yeni modern hayattaki yapısının daha çok toplumun doğa içindeki gözü olduğunu, iki dünya savaşı arasındaki dönüşümle birlite de bugün ki Amerikan sistemi olarak adlandırabileceğimiz siyasallaşmış yapısına büründüğü yorumunu yaptı.
Üniversitelerin bugünkü rolünü kritik ederken ise, "gençliğin iktisadi olarak organizasyonu" tanımını kullandı ve artık üniversite oluşumunun ömrünü tamamladığını ve toplumsal hayattan kopmuş olduğunu iddia etti. Bu kopuşa örnek olarak gösterdiği örnekler içinde British Petrol'un okyanusta gerçekleşen petrol sızıntısına hiçbir Amerikan üniversitesinin çözüm bulamaması da vardı. Toplumsal hayatın sürekliliğinde büyük şirketlerin kendi bünyelerinde yaptıkları çalışmaların daha etkin yer aldığından bahsetti. Bu anlamda mimarlık eğitiminde toplumsal hayat içinde aslında yer bulamadığını, üniversitelerin artık birşey yapmadığını sadece yapılan üzerinde kritikte bulunabildiğini söyledi. Bunun üniversite yapısı içindeki kişilerin yapısı ile ilgili değil, tamamen üniversitenin kendi yapısından dolayı olduğunun altını çizdi. Peki günümüz üniversitesi nasıl olmalı? sorularına verdiği cevaplar ise şöyle:
" Üniversite kişileri seferber edemediği için hep bir üst söylem oluşturmaya çalışıyor. Agretizasyon süreçleri buna en iyi örnek. Üniversite kişisel olarak bu dünyada bulunma dikkatinin edinildiği bir yer olmalı.Herkesin dünyayı şereflendirdiği bir yer var, üniversite bu yerin arandığı bir yer olmalı. Daha aktivist, düşünen değil, yapan ve merkezileşmeyen küçük yapılanmalar olarak belirecektir yeni üniversite. Dış dünyaya kendini duyurduğu ölçüde dış dünyanın potansiyellerini oluşturacaktır."
Wednesday, October 13, 2010
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment